Adem ve Havva, Orijinal (Asli) Günah

Hristiyan inancına göre; Adem işlediği günahıyla, ilk insan olarak, Tanrı’dan almış olduğu kutsallığı ve doğruluğu yalnızca kendi için değil bütün çocukları olan insanlık için de kaybetmiş oldu. Buna tam düşkünlük denir, tam yozlaşmayla ile karıştırılmamalıdır. Tam yozlaşma olsaydı insanlıktan çıkardık. Bu tam düşkünlük deyişi daha çok günahın insan ruhunu ve Tanrı ile olan ilişkisini ne kadar derinden etkilediğini ortaya koymak amacını güder. Günahlı da olsak bir dereceye kadar Tanrı benzerliğine sahibizdir. Bu sayede yürekler kötü olsa da bazen iyi şeyler yapmayı başarır insan. Dünyada gerçekten doğru ve mükemmel insan, her bakımdan Tanrı’yı hoşnut edebilecek bir kimse pek azdır, belki de hiç yoktur. Tarihteki tek istisna İsa Mesih’tir ve O’nu aklınıza gelebilecek herkesle kıyaslayabilir ve farkını görebilirsiniz.

Adem ve Havva günahlarıyla yaralanmış olan ve bundan dolayı ilk kutsallığından ve doğruluğundan mahrum kalan bu fıtratlarını nesillerine de aktardılar. Bu yüzden hepimiz “günaha meyilli” bir fıtrat taşıyoruz. Hiç kimsenin günah işlemek için bir eğitim alması gerekmez. Çocuklara baktığımızda kıskançlık, çekememezlik, bencillik taşıdıklarını çok net görebiliriz. Gerçektende saflığın ve masumluğun abidesi olan bir bebek, ne kadar harika bir aile ya da ortamda da yetişsede 20 yaşına geldiğinde tecavüz, cinayet, hırsızlık suçlarından itham altında kalır. Her ilahiyatçının, psikoloğun ve sosyoloğun bu sık rastlanan örnekte olduğu gibi nasıl olupta böyle masum bir bebeğin bir suçluya dönüştüğünü sorgulaması gerekir. Dünyada hiç kimse “ben günahsızım” diyemediği gibi “Adem’in ya da Havva’nın yerinde olsam ben o günahı işlemezdim” de diyemez. Hepimiz günahkarız.

Orijinal Günah teolojisi Hristiyanlıkta neden bu kadar önemli diye sorulacak olursa cevap: ̈Bir ilahiyatçı ya da düşünür, düşkünlüğü reddediyorsa, o zaman günahı yaradılışın bir parçası yapmak durumunda kalır. Bu da günahı Tanrı’nın yarattığı anlamına gelir.

Kutsal Kitap bize bu ilk günah yüzünden ölümün insanlığa girdiğinden bahseder. "İyiyi ve kötüyü bilme ağacından kesinlikle yeme. Çünkü ondan yediğin gün kesinlikle ölürsün” (Yaradılış 2:17)

Yani, Tanrı’nın huzurunda, yeryüzündeki Aden bahçesinde yaratılan Adem ve Havva, iyiyi ve kötüyü bilmekte Tanrı gibi olmak umuduyla, Tanrı’nın yasakladığı ağacın meyvesinden yediler ve ceza olarak bu bahçeden kovuldular ve böylece “ölüm” insanlığa girdi. Günah ve yozlaşma artarak devam ettiği için de ölüm tüm insanlık üzerinde egemenlik kurdu.

İslamda ise “ilk günah” konusu bu şekilde ele alınmaz. İslam’a göre Adem ve Havva cennette yaratılmışlardır ve günahlarından dolayı ceza olarak cennetten kovulup dünyaya indirilmişlerdir. İslami geleneğe göre Adem ve Havva tövbe etmişlerdir ve tövbeleri kabul edilmiştir. Burada tabii ki akla şu soru gelmektedir: “Eğer Adem ve Havva affedilmişlerse neden tekrar cennete konulmamışlardır?”

Yine İslami inanışa göre hiçbir çocuk, anne ya da babasının günahını taşıyamayacağından ötürü -bu Hristiyanlıkta da böyledir- Müslümanlar, Hristiyanlıktaki bu ilk günahın fıtratı yaralaması ve bunun nesillere aktarılması inancını yadırgarlar. Burada akla gelen soru ise şudur: “Eğer ben bu günahın etkisini taşımıyorsam, eğer yaralı ve günaha meyilli bir fıtratım yoksa, bu günahtan sadece Adem ve Havva cezalandırılacak olsalardı, Tanrı’nın Adem ve Havva’nın ilk çocuklarını alıp cennete tekrar koyması ve bizim de şu an cennette olmamız gerekmez miydi?”

Hristiyanlıktaki bu inanış şu şekilde yanlış anlaşılmaması gerekmektedir: “Hristiyanlar bebeklerin ya da çocukların şeytani olduğuna ya da günahkar olduklarına inanmazlar. Ama günahı içlerinde taşıdıklarına yani günaha meyilli bir fıtratta olduklarına inanırlar. İslam inancında günah eylemseldir, Hristiyanlıkta ise yürekle alakalıdır. Hristiyanlar günahı, doğuştan itibaren, bir hastalık gibi içimizde, yüreğimizde taşıdığımıza ve bizi esir ettiğine, bu yüzden mutlaka bir zaman bir yerde eyleme dönüştüğüne inanırlar. O yüzden eylemlerimizde günahın olmaması için yüreğimizin değişmesine ve bunun da ancak (günahtan) kurtarıcı olarak gelen Mesih İsa’ya inanarak alacağımız Kutsal Ruh aracılığıyla olabileceğine inanırlar. (Rom. 7. Bölüm) Tanrı’nın dokunuşu olmadan insanın kendini değiştirmesi pek mümkün değildir.

Çocukların masumiyeti konusu yanlış anlaşılmamalıdır. Rab İsa da defalarca küçük çocukları kucaklamış ve “Size doğrusunu söyleyeyim, yolunuzdan dönüp küçük çocuklar gibi olmazsanız, Göklerin Egemenliğine asla giremezsiniz” (Matta 18:2) gibi ayetlerle yetişkinleri çocuk masumiyetine dönmeye, Yaratıcılarına alçakgönüllü bir bağlılığa davet etmiştir.

İslami geleneğe göre ise bebekler müslüman fıtratta doğarlar, aileleri ya da çevreleri onları değişik inançlara yönlendirirler. Bu inanışa göre dünyada hiçbir putperest inanışın olmaması gerekirdi. Putperestlik gökten gelmeyeceğine göre, ilk olarak insanlar tarafından başlatılmıştır. Eğer insanın fıtratı Müslümansa nasıl olur da putperestliği başlatmıştır?

İslam ve Hristiyan Dininde Günahlar

İslam'da da Hristiyanlık’ta da değişik inanışlara ve mezheplere göre günah listesi uzayıp gider. Ama iki dinde de esas olan günahın Tanrı’ya karşı işlenmiş olmasıdır. Ancak kul hakkı kavramı iki inanç arasında biraz farklılık gösterir. İslam inancında hakkı yenen kul, hakkını yiyene suçunu bağışlamadıkça Tanrı onu bağışlamayacaktır. Hristiyanlıkta ise Egemen Tanrı tüm günahları bağışlama yetkisine sahiptir. Kul hakkı da aslında ilk önce Tanrı’ya karşı işlenmiş bir günahtır. Kardeşimizden özür dilememiz gerektiği gibi Tanrıdan da af dilememiz gerekmektedir. Bu yetkiyle Mesih İsa yeryüzündeyken günahları bağışlamıştır. İncil’de yapılan en önemli vurgulardan biri ise bize karşı işlenilen günahları bağışlama emridir. Bizler başkalarını bağışlarsak Tanrı’nın da bizim O’na karşı olan suçlarımızı bağışlayacağı vaadi vardır. Tanrı, bağışlayıcı bir yüreğe sahip olmamıza çok önem verir. Mesih İsa da çarmıhta kendisine bu zulmü yapanları bağışlıyor ve onlar için dua ediyordu.

İslam’da farz olan ibadetlerin yapılmaması da “günah” olarak sayılır. İslam’da bazı temel günahlar:
1. Allah’a şirk koşmak
2. Öldürmek
3. Zina etmek
4. Alkol almak
5. Kumar oynamak
6. Anne, baba ile ilişkiyi kesmek
7. Büyü yapmak
8. Yalancı şahitlik yapmak
9. Çalmak
10. Faiz almak ya da vermek
11. Herhangi bir kimsenin heykelini yada resmini yapmak
12. Sıkça yalan söylemek

Hristiyanlıkta putlara adanmış yiyeceklerden, kandan, boğularak öldürülmüş hayvanların etinden, fuhuştan, sarhoşluktan, sefahatten kaçınılması vurgulanır. Yalnız bütün emirlerin özetinin “komşunu kendin gibi seveceksin” emrinde toplandığı ve bu emire uymanın bizi bütün günahlardan koruyacağının altı çizilmiştir. Eski Antlaşmadaki 10 Emir ve 613 kural Yeni Antlaşmada bize empoze edilmez, Mesih İsa bize derin ahlaklığı öğretmiş (Mat. 5-6-7) ve Yasa’yı özünde yaşamamız için Kutsal Ruh’unu bize vermiştir.

Ayrıca Hristiyanlıkta akla gelen fikirlere hakim olmak, yani akla kötü düşünceler getirmemek önemlidir. Kalbin; kibir, şehvet, hırs, açgözlülük, kıskançlık, öfke, tembellik gibi kötü hislerden temiz tutulması ve Ruh’ta yaşamak, sevgide olgunlaşmak üzerinde durulur. İslam’da ise insan, aklına gelen kötü düşünceleri, fiile geçirmediği sürece sorumlu tutulmamaktadır.

Günah konusuna kısaca değinmiş olduk. Tabii ki günah ve Adem konuları hakkında kitaplar yazılacak kadar geniş ve derin konulardır. Son söz olarak şunu söylemekte fayda vardır: Adem ve Havva hikayesini ister birebir gerçek hikaye olarak alın, ister öğüt vermek amaçlı bir benzetme olarak alın, hikayenin özünde günahın bizi sonsuz Kutsal olan ve günaha huzurunda yer veremeyecek (doğası gereği) ve vermeyecek (adil ve kutsal Yargıç) olan Tanrı’dan kopardığını, yozlaşmaya ve sonsuz ölüme doğru götürdüğünü görürüz. Tanrı kötülüğe ve iblise dur diyecekti çünkü kutsallığı kötülüğün sonsuzluklar boyunca Kendisiyle beraber var olmasına izin vermez. İnsanlığa olan aşkın sevgi ve merhameti uyarınca Biricik Oğul yargıyı üzerine alarak bizi günahtan ve günahın yargısından kurtarmak için Kendini feda etmiştir. Ancak O’na iman etmeyenler için yargı günü kaçınılmazdır. Tanrı’nın kutsallığı ortaya çıkacak ve kötülük yargılanacak ve sonsuzluklar boyunca ortadan kaldırılacaktır.